ÖTEKİLER GÖRÜNMEZ

ÖTEKİLER GÖRÜNMEZ

Yeditepe’nin tepelerinde  baş döndürücü  şeklide yükselen plazaların üst katlarının birinde hiç de alışılmadık bir olay yaşanıyordu.  40’lı yaşlarda bir kadın çalışma masasının üstüne çıkmış, hava  almak bile mümkün  olmayan sıkı sıkıya kapalı  pencereye yönelerek avazı çıktığı kadar bağırıyordu ”BEN GÖRÜNMEZİM, ÖTEKİLER GÖRÜNMEZ ”Hıçkırıklara boğulurcasına ağlıyor, takati geldiğinde  yine aynı şekilde “BEN GÖRÜNMEZİM, ÖTEKİLER GÖRÜNMEZ” diye bağırıyordu.

Sıradan bir günün her zamanki gibi başlayan sabahında hiç de sıradan olmayan bir günün başlangıcıydı O’nun için. Aylardır emek verdiği, üstünde çalıştığı projeyi sunacak, proje kabul edilirse, hem özel hem de meslek hayatında bir dönüm noktası olacaktı. Arkadaşları ve amirleri de projeyi  destekliyorlar, kabul edilmiş gözüyle bakıyorlardı. Projesinin kabul edileceğine epeyce inanmış, kendini kaptırmış, hayaller bile kurmaya başlamıştı. Olumsuz ihtimal, ara sıra  aklına gelse de bunu öteliyordu. Projesi sayesinde itibar kazanacak, ilgi odağı olacak böylece kendine güveni artacaktı. Var oluşu sanki bu projede saklıydı.

Çalıştığı bölümde son zamanlarda  bir grup oluşmaya başlamıştı. Bu grup bir dayanışma içinde düzenli toplantılar yapıyorlardı. Hatta bir seferinde kendisini de bu toplantıların birine davet etmişler, gelmek istemeyince de üstelememişlerdi. Bu gruba mensup kişiler bir çok yerde, çoğu zaman birlikte vakit geçiriyorlar, aralarında şifreli konuşuyorlar, gülüşüyorlar, birbirlerini kolluyorlardı. Başlarda bu durumdan rahatsız değilken, sonraları işyerinde onların lehine gelişen haksız uygulamalardan huzursuz olmaya başlamıştı. Ama bir gün, bu grubun  kendi hayatında bu kadar etkili olabileceğini asla tahmin edemezdi…

Aceleyle yapılmış bir toplantıda daha projesini sunmasına fırsat bile verilmeden, bu gruptan birinin hiç de parlak olmayan projesinin seçilmesi herkeste şok etkisi yaratmıştı. Gözyaşları içinde, toplantı odasını terk edip, hızla çalışma masasının üstüne çıkarak olanca gücüyle bağırmaya başladı. Kimse O’nu susturamıyordu. ”BEN GÖRÜNMEZİM, ÖTEKİLER GÖRÜNMEZ”, ”BEN GÖRÜNMEZİM, ÖTEKİLER GÖRÜNMEZ…..

Herkes büyük şaşkınlık içindeydi. Arkadaşları onun üzüntüsünü anlıyorlardı. Ancak  O’nun böyle bir taşkınlık yapacağına asla  ihtimal vermezlerdi. Şaşkınlık içinde  O’nu sakinleştirmeye çalışıyorlar, kendisine zarar verecek diye de çok korkuyorlardı. Giderek pencereye yaklaşıyor, aynı sözleri hıçkıra hıçkıra tekrarlıyordu. .Arkasındakilere dönüp “Hayret! Beni nasıl gördünüz? Sahiden ben görünüyor muyum?” diyor, anlamsızca yüzlerine bakıyor, ara sıra  kekeliyordu. Çocukluğundan beri heyecanlandığında ya da  daha çok öfkelendiği zamanlar kekeler bu sebepten dolayı gülünç duruma düştüğünü görüp daha da çok öfkelenirdi. 5 yaşındayken ailesiyle birlikte Bulgaristan’dan göç etmişlerdi. Konuşmasındaki aksan belli olmasın diye  kendisini o kadar sıkardı ki , bu kekemelik o zamanlardan kalmıştı üstünde. “Me-rak ett-tmeyin intihar ettt-meyeceğim, sadece sesimi duyurmak istiyorum, görünmek istiyorum” diyordu. Bağırmaktan sesi kısılmış, o kadar yorgun düşmüştü ki masanın üzerinde diz çöktü ve kısa bir süre sonra da baygın bir halde yığılıverdi.  Etrafındakiler panik halinde hızlıca hastaneye götürmek için O’nu kucaklamaya çalışıyorlardı. Yolda giderken aralarında “Çok, çalışkandı, sakin uyumlu biriydi, haksızlığa dayanamadı, proje O’nun hakkıydı,  sinir krizi geçirdi, çok büyük hayal kırıklığı yaşadı” şeklinde fısıltıyla  konuşurlarken, bir diğeri de “Ama canım O’da gruba girseydi, bak davet bile etmişler, O Kabul etmemiş, biraz değişik , tuhaf biriydi zaten” diyordu…

Acil servisten hastayı  değerlendirmek için beni çağırmışlardı. Tanışmak için elini sıktığımda, buz gibi ve kaskatı elini ağırlaşmış bir şekilde elimin içine bıraktı. Görüşme odasına geçtik. Koltuğunun ucuna ilişti , sırtını kamburlaştırdı, bacak bacak üstüne attığında üstteki bacağını alttakinin arkasına dolamaya çalıştı. Sık sık iç çeker tarzda derin nefes alıyor, elleriyle tırnak derilerini yolmaya çalışıyordu. Görüşmeye isteksizdi. Yaşlı gözleriyle, umutsuzlukla anlamsızlık arası tam da adını koyamadığım bir ifadeyle bana bakıyordu. Beyaz tenli soluk benizli yüzüne biraz daha  dikkatli baktığımda gözlerinin birinin kahverengi diğerinin mavi olduğunu fark ettim. Bakımlı, şık giyimli, hoş güzel sayılabilecek bir hanımdı.. Kendimi tanıtıp, O’nu da tanımak istediğimi belirttim. “Biraz kendinizden söz etmek ister misiniz?” diye görüşmeye başlarken söyledikleri, meslek hayatımın en anlamlı görüşmesini yapacağımın habercisiydi…

Ben kim miyim? Öteki;  Hani sizin gibi olamadığım için dışladığınız, sizin gibi olmaya zorladığınız, ama olamadığım zamanlarda da yok saydığınız. Ben Öteki; bir var bir yokum, hem var hem yokum. Çoğunlukla görünmezim. Diğerleri beni canları isteyince görürler. Ötekiysen zaten yoksun. Var oluşun diğerlerinin onayından geçmek zorundadır.  Varlığından rahatsız olurlar, yok etmeye çalışırlar, yok edemezlerse yok sayarlar. Zaten varlığından rahatsızlık duyduğumuz şeyi yok saymak bizi rahatlatmaz mı?

Çoğunlukla yok sayıldığım için artık ben de kendimi yok saymaya başladım. Bir ben, bir de bendeki  öteki ben… Hangisini saklayıp, hangisini gün yüzüne çıkaracağıma diğerleri karar verir. Diğerlerinin arzusu ile şekillenir isteklerim, emellerim… Öteki ben, diğerlerine  benzemeye çalıştıkça içimdeki ben isyan  eder, ruhum incindikçe, “derinlerimde diğerleri gibi değilim”  diye bir ateş tutuşur, ama bu isyan ateşini her zaman, diğerleri yatıştırır.

 Biliyor musunuz artık ben de görünmek istemiyorum. Çünkü göründüğüm zaman dertlerim de görünmeye, beni acıtmaya başlıyor. Diğerleri görünmekten fark edilmekten ne kadar hoşlanıyor, ne kadar haz alıyorsa,  benim gibi bir Öteki, görünmekten, fark edilmekten o kadar  utanır.. Varlığım çoğu zaman bir sorunla birliktedir. Ben varsam sorun var, sorun varsa nedeni var; Öteki…

Her zaman çemberin dışında diğerlerinin içine alınmayı bekledim, beni içlerine aldılar da, ama ben onlar gibi olamadım, yapamadım kalamadım o çemberin içinde. Ayrışmak o kadar içime işlemiş ki, diğerlerini de  ben ötekileştirdim bu kez.

Daha doğduğumda ayrılmıştım diğerlerinden, hayatta kalmam için, diğerlerinin arasında diğerlerine rağmen yaşamam için güçlü olmam gerekiyordu. Güçlü olduğum kadar  fedakar… Dışlanmışlık, öfke, acıma, aşağılama gibi yargılara karşı durabilmek için kendimce bir gurur geliştirdim. Farklı olmanın gururu, diğerleri bana “Öteki” derken, ben farklı olmanın gururuyla onlara kafa tutmayı başardım…

Dünyaya geliş amacımın diğerlerine hizmet etmeye yaradığını gördüğüm anlarda, içimdeki isyancı ben harekete geçiyor, varlığımı daha farklı, daha öteki tonda duyurmak  için çabalıyor, zorluyordu… Zorlama…   Zorlama; Öteki’nin  en yakın dostudur. Birlikte, diğerlerine karşı gelmek, onlara karşı güçlü durmak için nasıl da el ele verirler. Her şeyi zorlayarak, zorla diğerleriyle birlikte ve diğerlerine rağmen yaşamaya çalışırsın.

Biliyor musunuz Doktor hanım, Bir gün bir mucize olsun da, sabah  diğerleri gibi uyanayım diye çok dilekler tuttum. Kendimi diğerleri gibi hayal ederken baktığım aynalar bile “Sen Öteki’sin” diye haykırıyordu yüzüme. Diğerleri gibi olmak için çok çalıştımsa da olmadı. Hep eğreti durdu, tenimin rengi, kanımın grubu gibiydi Ötekilik…. Değiştirlemezdi, değiştirmeyi ne zaman denesem, ya  komik duruma düşüyor, ya da bütün öfkeleri üzerime çekiyordum. Diğerlerinin kurduğu dünyaya, farklı bir dünyadan farklı şekilde yaratılarak tesadüfen düştüğüm gündü Öteki olduğum gün. .Öteki olduğumun bugün daha da çok  farkına vardım . Diğerlerine açılan kapılar, Öteki’yim diye suratıma çarpınca  anladım…

Artık çok yoruldum. Diğerleri gibi ben de hata yapmak, ben de duygularımı ortaya koymak, ben de herkes gibi davranmak, ben de anlaşılmak istedim. Çok şey mi istedim doktor hanım? Çok çalıştım, çok çalışırsam hak edeceğime inandım, hayal kurdum. Mükemmeli yakaladım, ödülü ne oldu? Ödülüm bugün burada mı olmaktı sizce? Öteki olduğum için haksızlığa tepkim, hastalık olarak kabul edildi. ”Zayıf kişilik, tuhaf karakter, kaldıramadı, psikolojisi bozuldu” dediler. Desinler… Ötekilik bir hastalıksa çare bulmak  istiyorum.

İşte benim hikayem bu. Söyleyin Doktor hanım; Ötekiliğe bir çare, bir ilaç var mıdır ?

Psikiyatrist Zehra Sacide Üstünsoy Çobanoğlu

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir