ANKSİYETE (SIKINTI, HUZURSUZLUK, GERGİNLİK)

ANKSİYETE   (SIKINTI, HUZURSUZLUK, GERGİNLİK)

Anksiyete; yani sıkıntı, beraberinde yaşanan huzursuzluk, gerginlik, kaygı ,endişe çağımızın en temel sorunu. Bir çoğumuzun boğuştuğu içinden çıkamadığı, çoğunlukla da nedenini tam olarak bulamadığı bir durum. Sanki nedenini bir bulabilsek rahatlayacağız. Belirsizlikler ve nedenini bilemediğimiz şeylerden daha çok huzursuzluk duyarız. Duygularımızı çoğunlukla yaşadıklarımıza bağlamaya çalışırız. Çevremiz, yaptığımız işler, çevremizdeki insanlar, ilişkilerimiz, çocukluğumuz, ekonomik problemlerimiz, gelecekten beklentilerimiz….Bağladıkça, bağlarız… Sonra bir bakarız ki; çevremizdeki  insanların çoğu da benzer nedenlerle aynı sıkıntıyı yaşamaktadır. Alın size bir bilinmezlik, bir huzursuzluk nedeni daha… Bu sıkıntıdan nasıl kurtulacağız? Kimden yardım alacağız?

Yaşanan sıkıntının nedeni tam olarak bilinmese de çoğu zaman gelecek kaygısı şemsiyesi altında toplanır. En büyük neden; daha bu günden gelecek hakkında yapılan olasılık hesapları ve verilmiş hükümlerdir. Bizlerin acaba geleceği bilme gibi bir yetisi var mıdır? Tabii ki yoktur. Hiç birimiz gelecekte ne olacak bilemeyiz. Gelin görün ki çoğu zaman biliyor gibi davranmaktayız. İşin ilginci gelecekte yaşayacağımızdan emin olduğumuz olayın, duygusunu bugünden yaşıyoruz. Halk deyimi ile doğmamış çocuğa don biçiyoruz. Çocuk kız mı erkek mi olacak?, kaç kg olacak?, biçtiğimiz don çocuğa olacak mı olmayacak mı? Bilmiyoruz. Ama yine de biçiyoruz. Olasılıklar üzerinden huzursuz oluyoruz. Neden mutlu olma olasılığı bizi yeterince rahatlatmıyor da, mutsuz olma olasılığı bütün keyfimizi kaçırıyor?

Bugün ve şu an; yaşadığımız şimdiki zamandır. Yani kontrol edebileceğimiz bir zaman dilimi. Mutlu olabileceğimiz, mutlu edebileceğimiz, güleceğimiz, ağlayabileceğimiz, karar verebileceğimiz, sevebileceğimiz, sevilebileceğimiz, çalışacağımız, üretebileceğimiz zaman… Enerjimizi, gücümüzü olumlu şeylere harcayacağımız an. Gelecek ise henüz yaşanmadı. Gelecekte ne olacağını, neler yaşanacağını bilemiyoruz. Böyle bir yeteneğimiz ve özel güçlerimiz yok. Ancak zamanı gelince, ne olacağını yaşayıp göreceğiz. Bu günden, gelecek için tahminlerde bulunup, hüküm verirsek, belki de yaşama ihtimali son derece düşük olan olaylar için olumsuz duyguları bu günden yaşamaya başlarız. Sıkıntı ve huzursuzluğumuz artar. Henüz yaşamadığımız bir zaman dilimi için, yaşanacaklar üzerine zihnimizi meşgul eder dururuz . Enerjimiz , bu şekilde hızla tükenir, bugünün gereklerini yerine getirmek yerine kendi ellerimizle kendimizi verimsiz kılarız. Bu açıdan bakılınca kişinin kendisine ne kadar zarar verdiği açıkça görünüyor. Elbette gelecek için akılcı planlar yapacağız ancak bu planların bizim dışımızdaki nedenlerle aksama olasılıklarını kabullenerek sıkıntı düzeyimiz azaltmış olacağız

İnsan bugünü sağlıklı bir şekilde değerlendirirse, geleceğe yönelik de olumlu adımları atmış olur. Sıkıntıdan kurtulmak için, bu günün tadını çıkarmaya bakalım. Duygularımızı yaşadığımız an için ortaya çıkaralım. Olayları yaşadığımız an duygusal tepkiler verelim. Bugün ve bu an ile ilgili çabalarımız, gelecekte olumlu bir şeyler yaşama ihtimalini artıracaktır. Bu da bizim rahatlamamıza yardımcı olacaktır. Henüz yaşamadığımız gelecek için, olasılık hesapları ile sıkıntıya girmeyelim, sınırlı olan enerjimizi doğru kullanalım. Sıkıntı bulaşıcıdır, kaygı düzeyi yüksek bireyler, kendi kaygılarını haklı çıkarmak adına bizleri de farkına varmadan sıkıntı çukuruna çekmeye çalışırlar. Böyle durumlarda sıkıntımızı kimlerle paylaştığımıza dikkat etmeliyiz, kendi başımıza üstesinden gelemiyorsak daha fazla sıkıntımızı arttırmadan profesyonel bir yardım almalıyız

Sıkıntıdan uzak günler yaşamanız dileğiyle.

Psikiyatrist Necati Çobanoğlu.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir