MİSOFONİ:(SESLERDEN RAHATSIZ OLMA HASTALIĞI)

MİSOFONİ:(SESLERDEN RAHATSIZ OLMA HASTALIĞI)

Hepimiz zaman zaman gürültüden, seslerden rahatsız olabiliriz, ancak bazılarımız var ki, özellikle insan kaynaklı yani insanlar tarafından çıkartılan bazı seslerden tiksinti düzeyinde rahatsızlık duyar. Onların deyimiyle “gıcık” olurlar. Hatta bu kişiler sizinle de karşılaşmış, sizi çıkardığınız sesler nedeniyle uyarmış bile olabilir. Ağız şapırtısı, çay- kahve içerken höpürdetmek, tırnakları sert bir zemin üzerinde çizmek, tırnak kesmek, elmayı ısırarak yemek, çekirdek çitlemek, kızarmış ekmek, galeta yerken çıkan kıtırtı vb sesler misofonikleri çılgına çevirebilir. Bu nedenle bu tür sesleri çıkarttıkları için aile bireyleriyle, arkadaşlarıyla sofraya oturmaktan, birlikte yemek yemekten kaçınırlar. Aynı sofrayı paylaşmak zorunda olduklarında çok huzursuz olur, sürekli çevresindekileri uyarıp, müdahalede bulunurlar, karın ağrısı, mide bulantısı, yoğun sıkıntı hisseder ve öfke patlamaları gösterebilirler. Bu nedenle aile ve arkadaş ilişkileri bozulur, kendileri bu sesleri çıkaranları dışlarken, aynı zamanda çevresindeki kişiler de misofonik bireyi gösterdiği anlamsız tepkiler yüzünden dışlarlar. Misofonik bireyin zamanla yalnız kalması ve sesleri duymamak için kendini kısıtlı bir yere hapsetmesi kaçınılmazdır. Komşularının tıkırtılarından duyduğu rahatsızlık nedeniyle yasal sorunlar yaşayanlar, 8-9 kez ev taşıyanların hayatı da oldukça zahmetli olmaktadır. Sırf patlamış mısır kıtırtısı, kola kutusunun kapağının tıkırtısını duymamak için yıllardır sinemaya gitmeyenler, anneannesinin takma dişlerinin sesini duymamak için büyüklerini ziyaret etmeyenler, kimileri için iştah açıcı olan kızarmış ekmeğin tadına varamayanlar…

Neden bazı bireyler hiçbir sesten rahatsız olmazken, bazı bireyler bir takım sesleri hayatının işkencesi olarak algılayabiliyor. Bu durum kişilik özelliği mi? Bu bireylerin sesleri algılaması daha mı farklı? Seslerden rahatsız olmak gerçekten bir rahatsızlık mı?

Uzun yıllardır varlığı bilinip bir çok kişiyi rahatsız eden sosyal ilişkilerini bozan ama adı bilinmeyen bu bozukluğun adı MİSOFONİ. İlk kez 2000 yılında Jastreboff tarafından bazı seslere karşı aşırı hassasiyet göstermek şeklinde tanımlanmıştır. Bu konudaki tıbbi araştırmalar önce, bu durumun bir işitme ve algı bozukluğu olduğu ileri sürülse de daha sonra psikolojik bir semptom olduğu konusunda fikir birliğine varmışlardır. Misofonik bireylerde yapılan beyin görüntüleme araştırmalarında anterior insular kortekste anormal aktivasyon saptanmıştır. Ayrıca bu bireylerde çevresel seslere yanıt ve emosyonel işleme süreçlerinde farklılık olduğu gözlenmiştir.

Misofoni psikolojik bir belirti mi? Psikiyatrik bir bozukluk mu yoksa bir hastalık mı? Bu konuda net bir şey söylenememektedir. Ancak kişinin yaşam kalitesini ve sosyal işlevselliğini bozuyorsa mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Misofoni bazen tek başına görüldüğü gibi Obsessif kompulsif bozukluk , depresyon, yeme bozukluğu ile birlikte görülebilir.

Misofoni sıklıkla ergenlik yaşlarında başlasa da tanı koymak 30’lu yaşları bulabilir. Genelde kişi rahatsız olduğu sesleri bir hastalık olarak görmediği için bunu doktoruna söylemez, tedavi arayışına girmez, kendince baş etme yöntemleri geliştirir. Örneğin kulağına kocaman bir kulaklık takarak, yüksek sesle müzik dinleyerek ya da rahatsız olduğu sesleri taklit ederek bu seslerden kurtulmaya çalışır. Alkol ile rahatlamaya çalışır ve zamanla alkolü kötüye kullanımı ya da bağımlılığı gibi riskiyle karşı karşıya gelebilirler.

Misofoni tanısı koymak için tanı kriterleri belirlenmiş ve bu kriterleri dolduran bireyler tedavi altına alınmıştır.

1)Özellikle insan tarafından üretilen( nefes alma, horlama, ağız şapırdatma vs.) spesifik seslere karşı aşırı tiksinti duyma ve öfke belirtisi gösterme.

2) Bu tür seslerin duyulması kişide kontrolü kaybedecek düzeyde öfke patlamalarına yol açması.

3) Birey bu tepkisinin aşırı ve mantıksız olduğunu, yaşanan olay ve uyaran ile orantısız olduğunun farkındadır.

4)Birey genellikle misofonik durumdan kaçınma eğilimindedir. Eğer kaçamıyorsa yoğun rahatsızlık ve öfke hisseder.

5)Bireyin kaçınma davranışı ve öfkesi , günlük yaşamını, aile ve arkadaş ilişkilerini, alması gereken sorumlukları ve yapması gereken görevleri olumsuz şekilde etkiler.

6) Bireyin bu kaçınma davranışı ve öfkesi başka bir psikiyatrik bozukluğun( Obsesif Kompulsif bozukluk, Travma Sonrası Stres Bozukluğu vb) kaçınması olarak açıklanamaz.

Misofoni tanısı çok yeni olduğu için tedavi yaklaşımları da farklı olmaktadır. Farmakoterapi, psikoterapi, hipnoterapi veya bunların kombinasyonu kullanılabilir. Hipnoterapi ile başarıyla tedavi ettiğimiz olgular vardır. Tedavi ile misofonik bireyler sosyal işlevselliklerini geri kazanarak yaşamlarını daha kaliteli bir şeklide sürdürmeye başlamışlardır.

Psikiyatrist Necati Çobanoğlu.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir